Gençlere Sesleniyorum-79 HIRSIZLIK YAPMAYIN!

Sevgili Gençler!…

Hırsızlık, “Başkalarına ait bir malı, sahibinden habersiz ve gizlice, almak, çalmak”tır.

İnsanda hırs, israf, lüks hayat, mal-mülk sahibi olmak gibi doymak bilmez duygular vardır.

Bunları meşru yolla elde edemeyenler veya bu menfi duygularını dizginleyemeyenler, başkasının mal ve servetine göz diker, hırsızlık ve soygunculuğa yeltenirler.

İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır. Kimse, başkasının malını haksız yere çalamaz, gasp edemez.

İslam mal emniyetini mühim bir esas kabul etmiş, malını müdafaa ederken öldürülenin şehid olacağını bildirmiştir. (S.Nesai, Tahrim, 21)

SEVGİLİ gençler1…

İslamiyet, hırsızlığı kesin olarak yasaklamıştır.

Hırsızlık yapanların şiddetle cezalandırılması, ellerinin kesilmesi de kesin emirlerdendir.

İslam’ın hırsızlık suçuna karşı uyguladığı cezadan, ilk günden beri söz edilmiş,  bunun ilkel ve çok ağır olduğu iddia edilmiştir.

Ancak, başka inanç ve yönetim sistemlerinin uyguladıkları cezaların hiçbir caydırıcı etkinliğinin olmadığı, hapisten çıkan hırsızın daha da beceriler öğrenmiş olarak hırsızlık yaptığı görülmüş ve görülmeye devam etmektedir.

Bu suç iki şekilde önlenebilir: Biri kaliteli bir eğitim, diğeri ise caydırıcı ve etkili bir ceza!

İslam Dini, insanları ıslah etmek ve en doğru yola iletmek için eğitim metotlarının en güzelini ve en mükemmelini getirmiştir.

Buna rağmen hırsızlık yapanın durumuna bakılır: Açlıktan ve zaruretten dolayı mı hırsızlık yapmış, yoksa bunu bir meslek, bir alışkanlık haline mi getirmiş. Açlık ve zarurette bu ceza uygulanmaz.

İkinci durumda, konu mahkemeye intikal etmeden önce hırsızlık yapan kişi, yaptığı çirkin ve haram olan hareketten dolayı pişman olup tövbe eder, çaldığı malı iade eder ve mal sahibinden helalık alırsa, ceza uygulanmaz.

Mahkemeye intikal eder ve hırsızlık yaptığı kesinleşirse, ceza uygulanır. Ancak böyle bir cezanın varlığı bile, hırsızların ensesinde keskin kılıç korkusunu yaşattığı için hırsızlık oranı en düşük seviyeye kadar düşmesine sebep olmaktadır.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.”

“Kim (bu) haksız davranışından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse; şüphesiz Allah, onun tövbesini kabul eder. Allah, çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Maide Suresi, Ayet: 38-39)

Hz. Peygamber  (s.a.v.) devrinde, iki kişinin eli kesilmiş ve başka da hırsızlık hadisesi tespit edilememiştir.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) devrinde Esma binti Umeys’in gerdanlığını çalan bir Yemenli’nin eli kesilmiştir.

Hz.Ömer  (r.a.) döneminde de yalnız bir hırsızlık olayı tespit edilmiş ve bu yüzden İbn-i Semure’nin eli kesilmiştir.

Demek ki Rasülullah Efendimiz ile iki halife devrinde (22 yıl içinde) dört hırsızlık hadisesi görülmüş ve gerekli ceza verilmiştir.

Hz.Ömer kıtlık senesinde hırsızlık haddini uygulamamıştır; daha hafif cezalar tatbik etmiştir. (Kurtubi, El-Camiu li-Ahkami’l- Kur’an, 6/210)

Sevgili Gençler!…

Fakihler hırsızı şöyle tarif ederler:

Başkasının mülkü olduğu kesinlikle bilinen nisap miktarı veya kıymeti nisab miktarını bulan, korunan bir malı gizlice alan akil ve baliğ kimsedir.

Bu vasıflardan biri olmazsa haddi gerektiren şer’i hırsızlık tahakkuk etmemiştir.

Nisapdan az olan malın alınması, çalanın çocuk olması, korunmayan bir malın alınması gibi.

Cenab-ı Hakk malın korunmasını; hırsızlığı yasaklayıp, hırsıza ağır müeyyide getirmek suretiyle sağlamıştır.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah, bir yumurta çalıp da eli kesilen, bir ip çalıp da eli kesilen hırsıza lanet etsin.” (S.Müslim. Hudud, 7, H. No:1687) Hadiste geçen yumurta ve ip, başka değerli şeyler manasına gelse de, hırsızlığın böyle kıymetsiz şeyler çalınarak başlandığına ve büyüdüğüne işaret edilmektedir. Hırsızlık lanete mucib bir sosyal fitne ve felakettir.

“Sizden öncekileri helak eden şey şudur:  İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terk edip (ceza vermezlerdi). Aralarından kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim.” (S. Buhari, Hudud, 11,12,14)

Hırsızlık, Kur’an’da şirk, katillik ve zina gibi büyük günahlarla beraber zikredilmiştir.

Onun için insan, değişik olan ihtiyaçlarını karşılamak ve varlığını sürdürebilmek için çalışmak zorundadır.

Çalışmak,  insanın görevidir. “Bu görev, doğumla başlar, ölümle sone erer. Bütün varlığımızı sarar.

İslam inancıyla çalşmak; bizi doğru olanı yapmaya davet eder. Yanlış olanı yapmamıza mani olur.”

İslam, çalışmaya büyük önem verir. Helal rızık için meşru yoldan kazancı ve çalışmayı, ibadet kabul eder.

Ancak çalışanın bir takım sorumluluklarının varlığını da hatırlatır.

İnsan çalıştığı yerin ve kurumun meşru olan bir takım kurallarına uymak mecburiyetindedir.

Bu kurallar,  çalışma hayatında iş düzenini,  iş ahlakını ortaya çıkarır. İş ahlakı önemlidir.

Çünkü verim artışı, huzur, disiplin ve iş ahlakının benimsenmesiyle alakalıdır.

Bu bakımdan İslam Dini, çalışan herkesin işine sadakatle sarılmasını, hile ve aldatma yapmamasını emreder.

Çalışanların birbirine karşı sevgi, saygı ve güven duyguları ile bağlanmalarını ister.

Yetki sınırına tecavüzü yasaklar. Danışma ve dayanışmayı teşvik eder.

Cenab-ı Hak, çalışma konusunda şöyle buyuruyor:

“Bilsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.  Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir. Ve şüphesiz en son varış Rabbinedir.” (Necm Suresi, Ayet:39-42)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ise,  bu konuda şöyle buyuruyor:

“İnsan, elinin emeğinden daha hayırlı bir taam(yemek) yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud (a.s) da kendi elinin emeğini yerdi.” (Riyazu’s Salihin, C.1,S.569)

Sevgili Gençler!…

İnsan emeğinin ve malının dokunulmazlığı vardır.

Hiç kimse, başkasının malını çalamaz, gasb edemez.

İslam, bu çirkin fiili ve büyük günahı önlemek için öncelikle fert, aile ve toplum hayatının her safhasında kardeşlik, kaynaşma ve sevgi bağları kurar. Sonra zekât, sadaka, adak, vakıf ve sâir sosyal müesseseleriyle hırsızlığa giden yolları keser, bunlara rağmen hırsızlık yapanlar cezalandırır.

&s tarafından.|2023-12-06T21:08:14+00:00Aralık 6th, 2023|Makaleler|Yorum yok

Siz de fikrinizi belirtin

Go to Top