Gençlere Sesleniyorum – 23 ÖFKENİZE HÂKİM OLUN!

Sevgili Gençler,

Yaratılışımızın gereği bir toplum içinde yaşamak zorundayız. Bu ortaklaşa yaşayışta, istesek te istemesek te bazı kurallara uymak zorundayız. Bunlar, birlikte yaşamanın değişmez kurallarıdır.

Hayatımız boyunca farklı kişi ve topluluklarla ilişkilerimiz olur. Bu ilişkilerde hep benim dediğim, hep benim arzum yerine gelsin dersek, toplumun huzuru bozulur. Halbuki anlaşmış, kaynaşmış, huzurlu bir toplum olmanın yararını kimse inkar edemez.

Toplum içinde birlikte yaşarken her yerde ve her zaman sözümüzü, düşüncemizi ve davranışlarımızı mantıki olmaktan uzak tutmazsak, sorunlarımızı daha kolaylıkla çözebileceğimiz bir gerçektir.

Gerçek böyle olmasına rağmen, günlük olaylara baktığımızda görür ve işitiriz ki; toplum olarak karakterimizde ve davranışlarımızda bazı değişiklikler meydana gelmeye başlamıştır.

Bunun en belirgin görünümü de sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü unutmamız, bunun yerine hırsı, hırçınlığı, öfkeyi adeta benliğimize yerleştirmiş olmamızdır.

Günümüzde artık; kalp kırmak, can yakmak doğal bir iş yapmış gibi gelmeye başlamıştır.. Birçok yerde baba oğlundan, anne kızından, komşu komşusundan, öğretmen öğrencisinden, amir memurundan kısaca, herkes birbirinden şikayet ediyor.

Peki bunun bir çaresi yok mudur? Hep şikayete mi devam edeceğiz?

Halbuki birbirimizle olan ilişkilerimizde ve davranışlarımızda bir takım çıkar duygularımızı frenleyerek, asgari müştereklerde anlaşsak, kin ve öfkeyi arkamıza atsak, daha huzurlu bir yaşam ortamına kavuşmuş oluruz. Çekişme, didişme, hırçınlık bize hiçbir şey kazandırmaz.

Haksızlığa karşı tepki göstermek, öfkelenmek insanın ruhsal özelliğidir. Ancak bu hal, yani sağduyu ve ahlak ölçüleri, meşru zeminden taşarsa bize yarar yerine zarar getirir.

Çünkü öfke; “Eğilimlerimizi giderirken bize engel olmak isteyen kişiye acı vermek için içimizden gelen bir itme” dir.

Buna göre öfke; insanı eyleme sürükleyen, taşkın davranışlara yönelten, şuuru perdeleyen ruhsal bir olaydır.

Öfke halinde olan bir insan, şuuruna ve davranışlarına hâkim olamaz. Bu duruma gelen bir insan, çoğu zaman saldırgan olur.

İnsan öfkelendiği zaman, kas ve eklemleri gerilir, kan dolaşımı yavaşlar ve beyin aktivitesiyle beraber sinir, hormon ve kalp damar sistemlerinin dengesi bozulur.

Sevgili Gençler,

Öfke; hayatımızın içinde zaman zaman yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz bir duygudur. Onu İslami kurallar çerçevesinde kontrol altına alabilirsek zararından korunmuş oluruz.

Ancak öfkemize engel olamazsak hem kendi sağlığımıza, hem muhatabımıza ve hem de çevremize büyük zarar veririz. Bazen aniden kabaran ve önlenemeyen öfke duygusuyla pek çok taşkınlıklar yapılır, hatta cinayet bile işlenebilir.

İleride telafisi mümkün olmayan derin yaralara, üzüntülere ve felaketlere sebep olmamak için öfkemize hakim olmalıyız.

Bunun için de öfkeyi tetikleyen nedenleri çok iyi teşhis etmeliyiz. Öfkelendiğimiz zaman da öfkemizi yenebilmemiz için Asr-ı Saadete bir yolculuk yapmalı ve öfke anında neler yaptıklarını iyice araştırıp öğrenmeliyiz.

Hazreti Ali (k.s) diyor ki; “Kin, öfke doğurur”.
İmam Cafer-i Sadık (rah.a)şöyle diyor:
“Üç şey kişinin kerem sahibi olduğunu gösterir:
– Güzel ahlak,
– Öfkeyi yenmek,
– Haramlara bakmaktan sakınmak.

Nitekim bir düşünür: “Öfke ile beraber akıl da uçup gider” demiştir.
Bir başkası da,” Tabiatta taşkın bir öfke kadar insanı insanlıktan çıkaran bir şey yoktur” demiş.

Gülistan yazarı Şeyh Sadi-i Şirazi de: “Öfkenin ateşi, önce sahibini yakar, sonra kıvılcımı düşmana ya ulaşır, ya ulaşmaz” demiştir.

Şeyh Edebali de öfke konusunda şöyle demiştir:
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın”.

Sevgili Gençler,

Öfke ile ilgili söylenmiş şu altın sözler çok düşündürücüdür:

“Kalbindeki bütün güzel şeyler öfke yüzünden yanar”
“Öfke her şeyi yakıp küle çevirir. Kalbinin içini parçalara ayırır”.
“Öfkeyi besleyen, yine öfkedir”,
“Sabırlı adamın, öfkesinden sakının”,
“Öfkeli insan ağzını açar, gözlerini kapatır”,
“Öfkenin başlangıcı çılgınlık, sonu pişmanlıktır”,
“Öfke, insanın lambasını söndüren bir rüzgardır”,
“Öfkeni arkadaşına söyle ki sönsün. Düşmanına söyle ki artsın”,
“Öfkelenmek, beşeri bir olaydır; fakat bilahare sakinleşmemek ve affetmemek, ayıplanacak iğrenç bir harekettir”.
“Yiğit, güreşte rakibini yenen kimse değildir. Asıl yiğit, kızdığı zaman öfkesini yenen kimsedir”.

Ebu Zerr el-Ğıfari (r.a)anlatıyor: Resulullah (s.a.v) bize buyurmuştu ki; “Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ‘ala, geçmezse yatsın”.

Ebu Vail (r.a) anlatıyor: Urve İbnu Muhammed es-Sa’di’nin yanına girdik. Bir zat kendisine söz attı ve Urve’yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: “Babam, dedem Atıyye (r.a) den anlattı. O Resulullah (s.a.v)’in şöyle dediğini nakletmiştir: Öfke, şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş ise su ile söndürülmektedir. Öyle ise, biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın”.
Böylece öfkenin insan için ne büyük bir felaket olduğunu dile getirmişlerdir.

Sevgili Gençler,

Cenab-ı Hak, bu konuda şöyle buyuruyor:
O takva sahipleridir ki(onlar Allah’ın has kullarıdır),bollukta da, darlıkta da ellerinden geldiğince Allah için, Allah yolunda hayra harcarlar. Bütün varlıklarını Allah için harcamak amacı ile kazanırlar. (Onlar, sebep ne olursa olsun) öfkelenmezler. Öfkelerinin zarar vermesine mani olurlar. Öfke anında; metanet, dayanıklılık, sabır ve direnç gösterirler. (Allah da ) Güzel davranışlarından dolayı onları sever” (Âl-i İmran Suresi, Âyet:134)

…“Ve (Allah) onların (mü’minlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, Ayet:15)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Su ateşi söndürür. O halde sizden biriniz öfkelendiği zaman derhal yıkansın (abdest alsın).” (Ebu Davud, Edeb-4)

Sevgili Gençler,

Öfke halinden kurtulmak için İslam Âlimleri birkaç yol göstermişlerdir:
Bir kimse öfke halinde ise, derhal ılık bir su ile yıkansın. Öfke anında ayakta bulunuyorsa otursun. Oturuyorsa uzansın. Ayrıca abdest alsın. Abdestli ise, Allah rızası için iki rekât nafile namaz kılsın. Böyle yapması, öfke halinin geçmesi için çok yararlıdır.

İnsanın duygu ve davranışlarına hâkim olması, sağlam bir irade ve kuvvetli bir kişilik gerektirir. Kişiliği ise; inanç, eğitim, nefse hâkimiyet ve sabır gibi faziletli değerler güçlendirir. Sabrı kuvvetli olan, birçok olay karşısında kendisini korumasını ve kurtarmasını başarır.

Sevgili Gençler,

Bu makalemi, Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s)nin şu altın sözüyle noktalamak istiyorum:
Kötülük çamurlarını, iyilik pınarlarıyla yıkayın!

Previous Gençlere Sesleniyorum-24 İSLAM’A KOŞUN!

Leave Your Comment