Gençlere Sesleniyorum-13 SELAMLAŞMANIN EN GÜZELİ…

Prof. Dr. Bayram Altan

Sevgili gençler! İnsanlarla güzel, samimi ve kalıcı iletişim kurmanın ilk şartı, “Selam” dır.

Selam, insanlar arasında sevgi ve barışı sağlamaya rehberlik eden, dostluk ve samimiyeti arttıran güzel ve etkili bir sözdür.

Selamın dili ve şekli bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye göre değişiklik gösterebilir.

Bazı insanlar, “günaydın, tünaydın” diyerek birbirlerini selamlar….

Bazı insanlar, “ iyi günler, iyi geceler” diye birbirine selam verirler….

Bazı insanlar, “Subh bikhayr,  şeb bikhayr” diyerek birbirlerine hayır tenenni ederler …

Bazı insanlar  selam yerine,  “Good morning, good afternoon” derler…

Bazı insanlar, hiç konuşmadan ellerini birleştirip yüz hizasına kadar kaldırıp hafif öne doğru eğilerek birbirlerini selamlamış olurlar…

Kısacası selam; inançlara, örf ve adetlere, kültürlere, medeniyetlere göre  değişebilir.

Ancak; İslami selamın, yukarıda örneklerini sıraladığım selamlaşma şekilleri, hareketleri ve sözleriyle  yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi yoktur.

Şu anda yeyüzünde yaşayan ve sayıları 2.000.000.000 (iki milyar)ı yaklaşan  müslümanların hepsi, yukarıdakilerden farklı olarak  Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed(s.a.v) in buyurduğu  ve bizzat uygulayarak  öğrettiği şekilde  selamlaşırlar.

Çünkü bütün  müslümanların her konuda  örnek alacağı  önderi, klavuzu ve rehberi aynıdır..

O da:Asırlar önce dünya semasını ve insanlık ufkunu  hidayet nuruyla aydınlatan ve kıyamet gününe kadar da aydınlatmaya devam edecek olan  “Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim” ve  eşsiz insan  Sevgili Peygamberimiz  “Hz. Muhammed(s.a.v)in  Sünneti”dir.

Yaklaşık 15 asırdan beri hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelen ve kıyamet gününe kadar da değişmeyecek olan selam; Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman eden mü’minlerin birbirlerine karşı  gönüllerindeki sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın, kaynaşmanın, karşılıklı iyi niyetinin ve niyazın kelimelere dökülmüş örnek bir ifade şeklidir.

İslamianlamda selam, mü’minlerin Allah’ın rızasını kazanmak  ümidiyle birbirlerine yaptıkları “Dua” dır.

Bu dua ile mü’minler, Allah’ın sonsuz rahmet ve mağfiret deryasından nasip alır.

İslami anlamda selamlaşma ile insanların kalplerinde, birbirlerine karşı sevgi bağları oluşur ve zamanla kuvvet kazanır, kardeşlik münasebetleri gelişir, kalplerinde kin, hased ve husumet gibi kötü duygular silinip gider…

İşte bunun içindir ki Ecdadımız, “Önce selam, ba’de(sonra) kelam” sözünü asırlardan beri kendilerine değişmeyen prensip edinmiş  ve selam ile başlayan maneviyat yüklü, huzur dolu ve faydalı sobetler etmişlerdir.

Selam, selamlaşan mü’minleri ruh sadeliğine, gönül rahatlığına kavuşturan bir fazilettir.

Bir müslüman kardeşimizi gördüğümüz zaman, onu mütebessim (gülümseyen) bir çehre ve selamların en güzeli olan Allah’ın selamı ile selamlamamız veya kardeşimizin verdiği selama en güzel bir şekilde karşılık vermemiz, müslümanlığımızın önemli bir özelliğidir.

Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor:

“Bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeli ile selamlayın yahut aynısı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.” (Nisa Suresi, Ayet:86)

“İman edip de güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir. Onların  (iman edip güzel işler yapanların) oradaki (cennetteki)   duası: “Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!” (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise, “selam”dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”(Yunus Suresi, Ayet: 9-10)

“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapılar açıldığında bekçileri onlara:  Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak üzere girin buraya, derler.”(Zümer Suresi, Ayet:73)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor:

Ey insanlar, selamı ifşa ediniz. Başkalarına yemek yediriniz. Akrabanızı ziyaret ediniz. İnsanlar uykuda iken namaz kılınız. Bunları yaparsanız, selametle cennete girersiniz”.( Riyazu’s- Salihin, C.2, Hadis no: 482)

Selam, ilahi bir emir olduğu için; müslümanlar,  ilahi emri yerine getirmek ve sevap kazanmak  inancı ve ümidiyle  selamlaşırlar.

Allah’ın Resulü (s.a.v) bir diğer Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“İman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız. İşlediğiniz takdirde sevineceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız”.(Riyazu’s-Salihin, C.2, H.No: 851)

“Bir müslümanın, diğer müslümana karşı beş vazifesi vardır:

Selamını almak, hastalandığında ziyaret etmek, cenazesinin arkasından yürümek, davetine icabet etmek ve aksırınca, “Allah rahmet etsin!” demektir.”(R. Salihin, C.2, S.260,H.No:899)

Bir Sahabi,  Peygamberimiz (S.A.V)’e gelerek:

Esselamü aleyküm, dedi. Peygamberimiz de aynı şekilde mukabelede bulundu ve selam veren oturdu. Bunun üzerine Allah’ın Resulü(S.A.V):

On sevap kazandı”, buyurdu. Sonra başka bir Sahabi gelip:

Esselamü aleyküm ve rahmetullah”, dedi. Resulullah  (S.A.V)’de aynı şekilde cevap verince selam veren oturdu. Allah’ın Resulü (s.a.v):

Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir Sahabi daha gelerek:

Es-Selamü aleyküm verahmetüllahi ve berakatühü” dedi. Resulullah (s.a.v) de yine aynı şekilde cevap verince selam veren oturdu. Resulullah (s.a.v):

Otuz sevap kazandı”, buyurdu.”(R.Salihin, C.2,S.231, H.No: 854)

Selamı önce vermek, fazilet bakımından bir üstünlüktür.  Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “İnsanların Allah nezdinde en makbul olanı, önce selam verenleridir” buyurarak bu gerçeğe işaret etmişlerdir.

Bir müslüman kardeşimizi gördüğümüz zaman; onu, tebessümle (gülümseyerek) karşılamalı ve selamlaşmanın faziletinden ve sevabından nasip almak için yukarıdaki Hadis-i Şerif’te anlatılan selam örneklerinden biriyle selamlamalıyız.

Bir müslüman kardeşimiz Allah’ın selamını verdiği zaman, ondan daha  fazlasıyla  karşılık vermeliyiz.

Hemen şunu belirtmem gerekir ki, selam verildiğinde mukabelede bulunurken “ Ve Aleyküm Selam” demeli “ve” yi söylemeyi ihmal etmemeliyiz.

Selam verirken karşımızdaki tek kişi de olsa, birden fazla kişiye selam veriyormuşuz gibi çoğul zamiriyle selam vermeliyiz.

“Selam” kelimesi,  Esmaü’l- Hüsna’dandır. Yani Allah’ın en güzel isimlerinden biridir.

Selam, Allah kelamı olduğu için kutsal bir isimdir. İnsanların sözleriyle asla mukayese edilmez, edilemez!…

Her konuda olduğu gibi selamlaşma konusunda da örneğimiz ve önderimiz olan Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, hanımlara ve çocuklara da selam vermiştir. Buna göre, hanımlara ve çocuklara da selam vermek, sünnettir.

Selam veren, sevgi ve iyi niyetini ifadede öncülük eder. Selam alan da, aynı şekilde veya bir iki kelime fazlasıyla cevap vererek bu güzel davranışa karşılık vermiş olur.

Azın çoğa, yürüyenin oturana, binekli olanın yaya olana,küçüğün büyüğe selam vermesi, selamlaşmanın adabındandır.

Allah adının anılmadığı konuşmalarda huzur olmaz. Maneviyatın olmadığı görüşme, konuşma ve toplandılarda enaniyet duygularının zirveye çıkması ve şeytanın da fitnesiyle kesinlikle huzursuzluklar, hararetli tartışmalar, ağır ithamlar, yalanlar, iftiralar, küfürlü sözler, yumruklaşmalar, kavgalar, hatta yaralanmalar ve cinayete kadar giden çirkin ve üzücü olaylar  meydana gelir.

Sevgili gençler! Allah’ın rızasını kazanmak, Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizin şefaatine nail olmak, müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmek ümit ve gayesiyledilimizi İslami selama alıştıralım,yeryüzünde  İslami selamı yayalım. Çünkü İslami selam, sevgi, huzur, mutluluk ve güven kaynağıdır.

İslami selamın yayılmasını sağlayarak, çeşitli vesilelerle aramıza sokulan maneviyat yoksulu ve hiçbir  mistik değeri olmayan  garip sözcüklerle  yapılan buz gibi soğuk ve donuk selamlaşmalardan  kurtulalım.

Previous Gençlere Sesleniyorum-14 AHLAK VE MÂNEVİYAT

Leave Your Comment