Gençlere Sesleniyorum-44 HUZUR VE MUTLULUK İÇİN İSLAM’A KOŞUN!..

Sevgili Gençler!

İslam; “Allah’ın, Hz. Muhammed (s.a.v) e, insanlara tebliğ etmesi için vahy ettiği, insan hayatını bütünüyle kuşatan emir ve yasaklar manzumesi” dir.

Allah’ın, “İslam” adını verdiği ve Hak dinlerin son halkası olması sebebiyle bu isim, sadece bu zincirin tahrif edilmemiş ve kemal (olgunluğun zirve) noktasına erişmiş olan bu emir ve yasaklar manzumesine has kılınmıştır.

Böylece akide (inanç), ahlak, ibadet, muamelat, ahkâm, kısacası Kur’an’daki bütün hükümler ve bu hükümlerin Allah Resulü tarafından açıklamaları, İslam(Müslümanlık) Dini’ni teşkil etmiştir.

Bu dinin ne olduğunu dinleyenlerin duyup öğrenmeleri için bir bedevi kıyafetinde gelen ve kendisine İslam’dan haber vermesini isteyen Cebrail (a.s) e, Hz. Muhammed (s.a.v), “İslam, Allah’tan başka İlah olmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın (kulu ve) Resulü olduğuna şahadet getirmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan’da oruç tutman, imkân bulunduğunda Hac etmendir.” (Sahih-i Müslim, İman-1) şeklinde cevap vermiştir.

İslam’ın belli bir topluluk, belli bir millet için değil, bütün insanlık için gelmiş olması ve zaman kaydından uzak bulunması (belli bir süre için gelmeyip dünyada tek insan kalıncaya kadar hükümlerinin baki olması) ona tek evrensel din olma özelliğini kazandırmıştır.

İslam’ın hükümleri, her zaman ve her mekândaki insanın ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir.

İslam’da, kardeşin kardeş üzerinde birçok görevleri vardır. Bunların başında, güzel geçinmek, iki kardeş arasında meydana gelen kırgınlığı, dargınlığı gidermek için arabuluculuk yapmak, iyiliği emretmek ve yasaklardan sakındırmak gelir.

Karşılıklı sevgi ve bağlılık duyguları içinde yaşayan bir cemiyet hayatı, huzur ve saadet içinde bulunan bir aile yuvası, yürekleri aynı dava ve aynı ideal için çarpan bir dostluk ahengi için İslam’ın bize yüklediği bu görevleri yerine getirmek zorundayız.

Allah katında, dargınların, kırgınların arasını bulmak, onları dostça, kardeşçe yaşamaya sevk etmek, kalplerden kin, haset, husumet mikroplarını sökerek din kardeşleriyle iyi geçinmek, nafile ibadetlerden daha faziletlidir.

Çünkü küçük dargınlıklar, büyük fitnelere sebebiyet verebilir. Bu yüzden nice aile ocakları söner, nice çocuklar yetim kalır ve toplum hayatında nice onarılmaz yaralar açılır.

Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz, yalan söylemeyi en çirkin bir huy saydıkları halde, dargınları barıştırmak, insanların (özellikle Müslümanların) arasını bulmak için yalan söylemek gerekiyorsa buna izin vermişlerdir.

Müslüman yıkıcı değil, yapıcıdır. Müslüman kırıcı değil, kurucu ve onarıcıdır. Müslüman ayırıcı değil, birleştiricidir.

Sevgili Gençler!

Arapça’da, “Emr-i Bi’l Ma’ruf ve Nehy-i Ani’l Münker” teriminin Türkçe karşılığı, “İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak” tır.

Diğer bir ifadeyle,” Kitap ve sünnete uygun olan şeylerin yapılmasını istemek, nefsin ve şehevi duyguların meylettiği kötü şeylerden insanları alıkoymak” tır.

“İyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak” İslam Dini’nde, önemli bir görevdir.

Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyuruyor:

Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, Ayet: 104)

Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Al-i İmran Suresi, Ayet:110)

Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, Ayet:71)

Onlar (o mü’minler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.” (Hac Suresi, Ayet: 41)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz de şöyle buyuruyor:

Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; ya iyilikleri emreder, kötülükleri önlersiniz yahut Allah’ın üzerinize göndereceği azabı çok yakında görürsünüz. Artık, dua etseniz (de) kabul olunmaz.” (et-Tac, C.5,S.205)

Yeryüzünde Allah’ın emirlerini insanlara Peygamberler tebliğ etmiş, Allah’ın kesin olarak yasakladığı şeylerden de insanları yine Onlar uzaklaştırmışlardır.

En son Peygamber, Hz. Muhammed (s.a.v)dir. O büyük ve eşsiz insandan sonra hiçbir Peygamber gelmeyeceği için bu tebliğ görevini Veliler, Âlimler, Salihler ve Gerçek Mü’minler yerine getirmiş ve kıyamet gününe kadar da bu görevi yerine getirmeye devam edeceklerdir.

İslam’ın bütün hükümleri, Asr-ı Saadette en güzel bir şekilde tatbik edilmiştir. Mü’minler o gün, İslam’ın icaplarını yerine getirmenin sevinci ve mutluluğu içinde adeta yarış ediyorlardı. Yüzleri iman nuruyla parlıyordu.

İslam Dininin yapılmasını hoş görmediği veya yasakladığı bir işle karşılaştıkları zaman hemen onu uzaklaştırırlardı.

Birbirlerini gördüklerinde selamların en güzeli olan Allah’ın selamı ile selamlar ve birbirlerine iyiliği emreder ve kötülükten sakınmak için tavsiyelerde bulunurlardı.

İşte İslam’ın bütün hükümleri bir bir tatbik edildiği ve mü’minler birbirlerini İslami kardeşlik duygularıyla kucakladıkları için huzursuzluk görülmemiş ve insanlığa yakışmayan cehalet devrine ait olan bazı durumlar asla olmamıştır.

Aldatma, hile, yalan, yalan yere şahitlik etme gibi çirkin ve nefret edilen durumların hiçbiri meydana gelmemiştir.

Çünkü Kur’an-ı Kerim, okuyanlara ve onu dinleyenlere derin bir haz verir. Pek çok insan, manasını anlamamasına rağmen onu dinlerken manevi bir zevk alır ve tarifsiz bir huzur duyar.

Kur’an-ı Kerim, İlahi bir mucize olduğu için dinleyenleri kendisine çeker. Birçok insan, onu sadece dinlemekle Müslümanlığı tercih eder.

Bu açıdan bakıldığında Kur’an, şifa ve rahmet kaynağıdır. Bir Ayet-i Kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını arttırır.” (İsra Suresi, Ayet:82)

Günümüz insanlarının perişan halini görüp de,

Ey insanlar!

Uyanın artık, gaflet uykusuna daldığınız yeter.

Kur’an’ın sabahında uyanın.

İslam’ın gül bahçesine dalın.

İman havuzunda yıkanın.

Gerçek insanlık elbisesini giyin.

Saadet ve mutluluk pınarından kana kana için.

Ölüm gelmeden önce tövbe edin.

Ebedi huzura erin!” diye haykırmamak elde değil.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.s) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“ Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini biliniz:

1-Ölüm gelmeden önce hayatın,

2-Hastalık gelmeden önce sağlığın,

3-İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,

4-Fakirlik gelmeden önce zenginliğin,

5-Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin.” (Keşfü’l Hafa, C.1, S.166)

Peygamberimizin haber verdiği şu beş nimetin kıymetini bilmemiz bile, hayatımızı en güzel bir biçimde aydınlatacak ve bizi huzura kavuşturacaktır.

Bu bakımdan, genç-ihtiyar, kadın-erkek, küçük-büyük, yediden yetmişe kadar bütün Müslümanlar insanlığın kurtuluşu için seferber olmalıdır. Ve insanların felaketine ve helakına sebep olacak manevi yangını körükleyenleri de iyi tanımalı, onlara fırsat vermemelidir.

İnsanlığı cehaletten kurtarmalı, gaflet uykusundan uyandırmalı, hakkı, hakikati, iyiliği, doğruyu, güzeli, Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ ve telkin etmelidir.

Bu konuda Allah’ın Resulü Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

Sizden biriniz bir kötülükle karşılaştığı zaman; önce onu eliyle önlemeye çalışsın. Eliyle önleyemiyorsa diliyle (sözlü uyarılarıyla) engel olsun. Diliyle de bu kötülüğü önleyemiyorsa o zaman kalben buğz etsin. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Sahih-i Müslim, C.1, S.50)

Sevgili Gençler!Büyük İslam Şairi Mehmet Akif, insanlığın perişan halini görerek şöyle haykırıyor:

Ne yapsam, neyle kurtarsam şu imdat isteyen halkı,

Deyip de hiç gezdin mi sen, şöyle bir şark ve garbı

Evet, bu duygularla şark ve garbı dolaşarak iyilikleri emretmek, kötülükleri önlemek, insanları gerçek ve ebedi huzur ve mutluluğa davet etmek büyük bir İslami görevdir.

&s tarafından.|2023-12-06T21:41:38+00:00Aralık 6th, 2023|Makaleler|Yorum yok

Siz de fikrinizi belirtin

Go to Top