Gençlere Sesleniyorum-42 ALLAH’IN HİMAYESİNE SIĞININ!..

Sevgili Gençler!…

İnsanlar, Hz. Âdem ve Havva’dan çoğalmaları veya her biri bir anne ve babadan doğmaları itibariyle yaratılışta eşittirler. Bu açıdan soylarıyla övünmeleri yersizdir. Çünkü gerçek ve yegâne üstünlük, takva iledir.

Takva, İslami bir terimdir.

Takva, “Korkmak, sakınmak, Allah korkusuyla günahtan kaçınmak, Allah’ın emir ve yasaklarına İslam’ın istediği şekilde gerekli hassasiyeti göstererek uymak. Allah’ın himâyesine girmek, emrini tutup azabından korunmak” anlamlarına gelir.

Bu şekilde hassas davranan bir insana, “muttaki” denir.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de takva sahibi olan insanları övmüş ve onların çeşitli vasıflarını belirtmiştir.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstün olanınız, takva bakımından en üstün olanınız (Allah’tan en çok korkanınız) dır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberi olandır.” (Hucurât Suresi, Ayet: 13)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz 100.000’i aşkın Müslümanın bir araya geldiği tarihi Veda Hutbesi’nde şöyle seslenmiştir:

Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Hepiniz Âdemdensiniz ve Âdem de topraktandır. Allah’ın yanında en üstün olanınız takvası en fazla olanınızdır. Araplarla Arap olmayanların birbirine karşı üstünlüğü ancak takva iledir” (Veda Hutbesi)

Kur’an-ı Kerimde takva üç mertebede ifade edilmiştir:

1- Ebedî olarak Cehennem azabında kalmamak için, imân edip şirkten korunmak.

2- Büyük günahlardan kaçınmak, küçük günahları tekrar tekrar işlemekten uzak durmak ve farzları edâ etmek.

3- Bütün benliği ile Allah’a dönmek ve kendisini Allah’tan alıkoyan her şeyden uzak durmak. Hakiki takva işte budur!

Buna göre takva sahibi olan insanlar, hiç tereddüt etmeden hidâyet ve kurtuluş yolu olarak Kur’an’ı seçerler; gayba inanır, namazlarını kılar ve helal yoldan elde ettikleri mallarını Allah’ın yolunda harcarlar.

Bütün mukaddes kitaplara iman eder, özelikle ahiret inancı ve hazırlığı içinde olurlar. Bu şekilde hareket eden takva sahipleri, aynı zamanda Allah tarafından övülmüş, hak yolda bulunan ve felaha kavuşacak olan insanlar olarak haber verilmişlerdir. Kur’an’ın ikinci suresinin ilk beş âyetinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

Elif. Lâm. Mim.

O Kitap(Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakiler(günahlardan sakınanlar ve arınmak isteyenler)için bir yol göstericidir.

Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler, ahiret gününe de kesinkes inanırlar.

İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlar( takva sahipleri)dır.” (Bakara Suresi, Ayet:1…5)

Kur’an-ı Kerim’de takva sahiplerini öven Ayet-i Kerimelerden bazıları şu mealdedir:

(Allah’ın azabından korkup rahmetine sığınan) takva sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar. “Oraya emniyet ve selametle girin” (denilir, onlara). Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar. Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır.” (Hicr Suresi, Ayet: 45-48)

Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlamış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!” (Al-i İmran Suresi, Ayet:133)

O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Al-i İmran Suresi, Ayet: 134)

“…Kim takva sahibi olur (Allah’tan korkar) sa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (Talak Suresi, Ayet: 2,3)

Bu (Kur’an), bütün insanlığa bir açıklamadır. Takva sahipleri için de bir hidayet ve öğüttür.” (Al-i İmran Suresi, Ayet: 138)

Hz. Muhammed (s.a.s) dualarında Yüce Allah’tan çeşitli nimetleri talep ederken, takvayı da istemiştir ve bu şekilde dua etmesiyle, takvanın önemini ifade etmiştir

Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

Birbirinize hased etmeyin. Kendiniz almak istemediğiniz halde diğerini zarara sokmak için bir malı methedip fiyatını artırma yarışına kalkışmayın. Birbirinize buğz etmeyin. Birbirinize yüz çevirip arka dönmeyin. Sizden bazınız diğer bazınızın alışverişi üzerine alışverişe girişmesin. Ey Allah’ın kulları! Birbirinizle kardeşler olunuz. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Müslüman Müslüman’a zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğu zaman da onu yalnız ve yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir görmez. Takva işte budur! “Resulullah (s.a.s) “takva işte budur.” sözünü üç defâ tekrarlamış ve her seferinde de eli ile göğsüne işaret etmiştir. (Müslim, Birr, 32; Tirmizi, Birr, 18)

Sevgili Gençler!

Gelin, Allah kelamı olan Kur’an’ın rahmet ve hidayet deryasına dalalım.

Kur’an’ın şifa kaynağından nasip alalım.

Yolumuzu Kur’an’ın İlahi nuru ile aydınlatalım.

Ahlakımızı Kur’anla güzelleştirelim.

Gönül Kabemizi günah kirlerinden arındırıp Kur’anın feyziyle dolduralım.

Hayatımızı Kutsal kitabımız Kur’ana göre düzene koyalım.

Kur’anın hükümlerini tam olarak tatbik edip Allah’ın rızasını kazanalım.

Kur’an ile yaşayalım ki; Peygamberimiz(s.a.v) Efendimizin şefaatine nail olalım.

Allah’ın veli kullarının ve gerçek mü’minlerin sevgisini kazanalım.

Evliyaullah’tan Şakik-i Belhi (k.s) Hazretlerinin şu güzel sözünü burada zikretmeden geçemeyeceğim.

Allah dostu şöyle diyor:

Ey insanlar!…

  • Eğer ölü iseniz mezara giriniz!…
  • Eğer deli iseniz Tımarhaneye gidiniz!…
  • Yok eğer akıllı kimseler iseniz (Allah yolunda) Allah kelamı olan Kur’an-ı Kerim okuyunuz!….

Evet, biz de soruyoruz:

Ölü müyüz, deli miyiz, akıllı mıyız?

Ölmeden önce kendimizi sigaya (sorguya) çekelim.

Eğer Kur’andan mahrum isek, Ölüyüz, hem de yaşayan ölü!…

Eğer, dilimizle inandığımızı ifade ediyor ancak hal ve hareketlerimizle, yaşayışımızla bunu ispat edemiyorsak deliyiz.

Yok eğer, Kur’an okuyor, onunla amel ediyor, hükümlerini hayatımızda bir bir tatbik ediyor ve onu başkalarına da öğretiyorsak, işte o zaman akıllıyız!..

Bir gün Peygamberimiz Hazreti Muhammed(s.a.v) Ashabına şöyle buyurdu;

  • Haberiniz olsun ki, ileride bir takım fitneler olacaktır!…

Orada hazır bulunanlar:

  • Onlardan kurtulmak nasıl olacak Ya Resulullah? Diye sordular.

Resulullah(s.a.v):

  • Allah’ın Kitabıyla!… Orada sizden öncekilerin vak’aları , sizden sonrakilerin haberleri, aranızda cereyan edecek hadiselerin hükümleri vardır. O kat’i bir fermandır, şakası yoktur.

Zalimlerden her kim onu bırakırsa; Allah onu kırıp geçirir. Kim, onun dışında yol ararsa, Allah onu saptırır. Kur’an, Allah’ın kopmak bilmez rabıtası, hikmet dolu bir irşadı, dosdoğru bir yoludur. Kalpler onunla karışmaz ve benzeşmez. Alimler ona doymaz, çok tekrarlanmadan eskimez!…

Acibeleri- yani insanlara hayranlık verecek hakikatleri tükenmez…O bir Kur’andır ki; cinler onu dinlediklerinde, en son “Biz acip bir Kur’an dinledik, olgunluğa çekiyor… “ demekten kendilerini alamadılar.

Kur’an ile söyleyen doğru söyler. Onunla âmil olan kazanır. Onunla hükmeden adalet yapmış olur. Kur’ana davet eden en doğru yola davet etmiş olur” buyurdular.(Tirmizi Fedail’ül Kur’an).

Ey Rabbim, bizleri Kur’an’a kopmaz bağlarla sımsıkı bağlanan ve onun hükümleriyle amel eden, hayatını Kur’an nuruyla aydınlatan, daha dünyada iken Cennet hayatı yaşayan bahtiyar kullarından eyle (Amin).

Previous Gençlere Sesleniyorum-43 HAYIRDA YARIŞIN

Leave Your Comment