Gençlere Sesleniyorum-33 GÖZLERDEKİ ENERJİ (2)

Sevgili Gençler!

Dikkatli bakışlar, bir kişi üzerinde yoğunlaştığında muhatap konumunda olan kişi huzursuz olur.
Yoğun ilgi ve dikkat, kişinin cesaretini kırabilir. Kişiye eleştiri gözüyle bakılması onun dengesini yitirmesine ve sınırlamalarının farkına varmasına neden olabilir.

Böylece korku ve ürperme olayı meydana gelir. Kin, nefret, kıskançlık ve çekememezlik duygularıyla dolu olan bakışların hedefi haline gelen kişide korku ve ürperme, yüzünde sararma, kalp atışlarının hızlanması gibi belirtiler görülür.

Korku ve ürperti, yapılmaması ve söylenmemesi gereken şeyleri yaptırır ve söyletir; rahat ve dengeli olmak gerekirken tam tersi duyguları hissettirir.

Herkes bu atmosferden kurtulup güven ve huzurla yoluna devam etmek ister. Ancak bu hemen mümkün olabilir mi? Çünkü üzerinde yoğunlaşan düşüncenin enerjiye dönüşümünün etkileri vardır.

Günümüzde hemen her evde, her yerde konuşulan; insanların korkulu rüyası haline gelen, canlı ve cansız varlıkları etkisi altına aldığına inanılan ve korunmak için bazı önlemlere başvurulan bir konu var. O da: Düşüncenin Enerjiye Dönüşümünün kaynağını teşkil eden “Kem Göz” dür.

Bu inanış, çeşitli toplumlarda değişik şekiller almış, milyonlarca insanı arkasından sürüklemiş ve pek çok tartışmalara neden olmuştur:

“Kötü niyetli ve kıskançlık dolu bir düşüncenin beyinde gelişmesi sonucunda gözler aracılığıyla insanlara, hayvanlara felaket ve hastalık hatta ölüm; bitkilerle cansız nesnelerde de tahribat meydana getirebilme olayı”dır. Kısacası, “NEGATİF ENERJİ”dir.

Sevgili Gençler!

İnsanın düşünce sistemi, iyice konsantre olma sonucu elektrik akımına dönüşebiliyor.
Düşünce şekilleri konusu, uzaktan tesir ve telkin konusunun temelini oluşturmaktadır.

Bu olguda, aşırı beğenme, kıskançlık, aşırı heyecanlanmaya sebep olan duygu, çekememezlik, kin ve düşmanlık gibi durumlar söz konusu ise, elemantallerin de etkisiyle düşünülen şey, daha da etkili olarak hedefe bir elektrik akımı gibi ulaşmış olur.

Sonuçta hedefine ulaşan bu elektrik akımı, kem göz (nazar) adı verilen realiteyi gün gibi ortaya çıkarmış olur.

Bu olayda aşırı düşünme, konsantre olma ve hedefi göz hapsine alma gibi üç önemli etken göze çarpmaktadır.

Düşünce formları, elemantaller, Kirlian Tekniği, Psikokinezi gücü bize kem göz ve oluşumu hakkında yeterli bir fikir vermektedir.

Sosyal Bilimler Akademisi’nden Dr. Sitkovsky’nin dediği gibi, “Bir insan düşündüğü zaman enerji yayar (yani düşünce enerjiye dönüşür). Bu enerji, bazı insanlarda daha da güçlüdür. Bu konu, fiziksel ve fizyolojik bir gerçektir.”

Vücuttan bazı enerjilerin yayıldığına ve bazı etkilerin bulunduğuna ilişkin Parapsikolojik kanıtlar bulunmaktadır.

Kirlian tekniğiyle yapılan incelemeler, vücuttaki değişen biyokimyasal hassasiyetleri ve yüksek iletme özelliği ile ışıldamaları göstermektedir.

Birbirine düşmanca hisler duyan iki kişinin ayrı ayrı çekilen Kirlian fotoğraflarında gözlemlenen alevlerin, “saç tıraşı etkisi” adıyla bilinen normalden farklı bir etki gösterdikleri ve ayrıca fazla öfkelenmenin mavi-beyaz koronanın içine karışarak onu tamamen bozan bir kırmızı leke alanı meydana getirdiği görülmüştür.

Sevgili Gençler!

Dünyaya ilk kez “Merhaba!” diyen ana kucağındaki sevimli bebeğin birdenbire havale geçirmesi…
Arkadaşlarıyla parkta oynayan ipek gibi saçları, ceylan gibi gözleriyle dikkatleri üzerine çeken bir çocuğun tökezleyerek düşmesi…

Sportmen yapılı fiziği ve yakışıklılığıyla karşısında duran bir bayanın yüreğini hoplatan delikanlının aniden mide krampına yakalanması,

Sahne alan güzel bir bayan sanatçının seslendirdiği parçalardan sonra ayağının burkulması…
Doğum günü partisinde davetlilerin ağırlanması esnasında vazonun kırılması, fincanların düşmesi, tavanda asılı duran avizenin kopması…

Birkaç saniyelik dikkatli bakış sonucu meydana gelen baş ağrıları… evet, bütün bu olup bitenler hep tesadüf müdür? Hayır!

Örnekleri çoğaltabiliriz. Bütün bu olumsuzlukları tesadüf olarak değerlendirmemiz mümkün değildir.
Tabii ki bunlar, bir etkinin sonucu meydana gelen üzücü olaylardır.

Din’de ve parapsikolojide varlığı kabul edilen, folklorik araştırmalara konu olan kem gözün; bazı insanları elektriğe çarpılmış gibi etkileyip manyetize eden, bazılarını da maddî ve manevî zarara uğratan etkilerinden nasıl korunabiliriz?

Asurluların, âfetlerden korunmak için koruyucu bir kalkan olarak kabul ettikleri resimli paraları üzerlerinde taşıdıkları gibi üzerimizde taşımak veya etkilenen insanların üzerinde taşıtmakla mı?

Romalıların yaptıkları gibi bazı camid varlıklara koşup onları şekillendirmek suretiyle onlardan yardım dilemekle mi?

Hıristiyanların kutsal kabul ettikleri kilise çanlarını çalmak veya erimiş mum artıklarını toplayıp muska gibi üzerimizde taşımakla mı?

Cahiliye dönemi arapların, bazı alet ve boncukları boyunlarında taşıdıkları gibi boncuk vb. şeylere koruyucu niyetiyle sığınmakla mı?

Bazen söylenen bir sözden, bazen derinden bir bakıştan, bazen de iyi olmayan bir düşünceden kaynaklandığı; insanlar, bitkiler ve hayvanlar üzerinde etkili olduğu bilinen kem göz (nazar) ün zararlarından korunmak için dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanan akıl almaz korunma yollarından birini yaparak mı?

Folklorumuzda ve dünya folklorunda yaşayan bir gerçek olarak değerlendirilen kem gözün etkilerinden korunmak için elektro-şok tedavisi yaptırıp beyin hücrelerinin sarsıntı geçirmesiyle bir süre devam eden sakinleşme haliyle mi?

Sevgili Gençler!

Kıskançlık, çekememezlik ve kin dolu bakışlardan çıkan kendisini göremediğimiz ama varlığını hissettiğimiz elektromanyetik ışınlara hedef olan insanı anormal davranışlar sebebiyle delirdi zannıyla Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine götürüp müşahede altına aldırmakla mı?

Yoksa inanç sömürüsü, istismarcı dini bilgilerden yoksun olduğu halde çevresinde biriken üç-beş şarlatan aracılığıyla kendini “şifacı” diye lanse ettiren cahillerin o kırılası ellerine teslim ederek mi’.’

Kin. nefret, kıskançlık ve düşmanlık dolu bakışlara hedef olup psikolojik yönden etkilenen, korkan, ürperen, heyecanlanıp titreyen bir insan ne yapmalıdır?

Bu bakışlara hedef olmamak veya etkisinde kalmamak için ne yapmalıdır?…

Korkusuz, endişesiz, psikolojik etki altında kalmadan, düşüncenin enerjiye dönüşümünden zarar görmeden, huzur içinde bir yaşam için kıskançlık ve çekememezlik hastalığından mutlaka ama mutlaka korunmamız gerekir.

Günümüzde kem göz, bir tehlike haline gelmiş ve pek çok insanın zihnini meşgul etmiştir.
Okumuşundan cahiline, akıllısından delisine, gencinden ihtiyarına, erkeğinden kadınına, küçüğünden büyüğüne kadar yeryüzünde yaşayan pek çok insan, kendilerini nazar endişesinden kurtaramamışlardır.

Sevgili Gençler!

Bakarsınız bir doktorun muayenehanesinde, bir avukatın bürosunda, bir memurun masasında, bir esnafın işyerinde, bir bakkalın dükkanında mavi boncuklu nazarlıklar asılı…

Bakarsınız kültürlü, aydın geçinen bir insanın elbisesinde mavi boncuklu nazarlık takılı…

Bir yerden diğer bir yere gidebilmek için bindiğiniz minibüsün, otobüsün, taksinin ön kısmında iç aynasının yanlarında, direksiyon simidinin veya radyo düğmesinin üzerinde iki mavi göz, mavi boncuklar vs. hemen yanı başında da büyük harflerle şu ifade yazılı:“nazar etme ne olur” ifadesinin yer aldığı plastik veya madenden yapılmış beş parmak işareti…

Bugün için henüz laboratuar çalışmalarına sığdırılamayan fakat etkisinin inkar edilemeyecek kadar akla ve mantığa uygun olduğu kem göz (nazar) inancı, artık şüphe götürmez bir gerçektir ve büyük bu tehlikedir.

Sevgili Gençler!

Tıp dünyasında bu tür olayların henüz belli başlı bir tedavi metodu olmadığı için halkın çoğu gözlerden neş’et eden bu enerjinin etkisinden korunabilmek için bir takım batıl ve hurafe şeylere “tedbir” diye sarılmaktadır. Bunlar, insanı bu enerjinin yani kem gözün (nazarın) etkilerinden koruyamayacağı gibi saf ve temiz inancına da gölge düşürmektedir

Önce çevremizi saran, bugüne kadar değişik isimler altında adını duyduğumuz ama önem vermediğimiz tehlikelerin sebep ve sonuçlarını çok iyi tespit etmemiz ve düşüncenin enerjiye dönüşümü olan kem gözün etkilerinden korunma yollarını İslami kaynaklardan iyi öğrenmemiz gerekir.

(Detaylı bilgi için bakınız: Düşüncenin Enerjiye Dönüşümü- Dr. Bayram Altan- 2011-Ankara 2. Baskı, ISBN: 978-603-60833-1-0)

&s tarafından.|2023-12-06T21:51:14+00:00Aralık 6th, 2023|Makaleler|Yorum yok

Siz de fikrinizi belirtin

Go to Top